"O kadar çok öykü dinledim ve gözlemledim ki...
Anlatanlar sustu; artık kahramanlar konuşuyor."
*****************
"Attığım her adımda öykü benim peşimden,
Ben öykünün, koşturuyoruz."
*****************
"Kediler miyav sesleriyle geceyi çekiştirip sündürüyorlar.
Şimdi ütü ister bu."
*****************
"Zengin bir malzemesin benim için.
Dur şimdi seni yuğuracağım."
*****************
"Sıklıkla yazmaya çalışıyorum; cebimde notlarla.
İşin yok mu senin.
İş olsun işte.
Oğlum sen öykünü anlat bana.
Senin öykünden bir kitap çıkartırım.
Benden önsöz bile olmaz.
*******************
"Okurken bu öykünün doğumunda bulunmuştum diyeceğim.
Tut öykünün elinden.
Konuşup durma, sen ıkın.
Turgay!
Hadi ıkın.
İsim babası olur musun?
********************
"Gece ile günün birbirinden ayrıldığı vakit
Ardı arkası kesilmeyen, ukumu ikiye bölen öykülerim var.
Durdurun şu öyküleri...
Çok uykum var."
*********************
"Bak sen iyi bir yazar olunca
Bu sohbetler iyi okunacak söyleyeyim sana.
Biz neymişiz ya...
Kamp ateşinde birbirine kavuşan çakmak taşıyız;
Birbirine sürttükçe yanan."
*********************
"Ne zaman acılı bir anne görsem
Önce tüylerimde sonra ruhumda gezinir acısı."
*********************
"Öykülerini ortalara saçma.
Neden?
Başka isimle yayınlayabilirler.
Boş ver. Öykü ruhunun kökü ben de nasılsa..."
**********************
"Ben öykü yazmıyorum.
Öykü kendini yazdırıyor."
**********************
"Ayağı halhallı...
Günahlarını gizler gibi,
Yüzünü örttü kına süslemeli elleriyle.
Ama nafile...
Ama nafile...
Meydanda kalan gözlerinin aynasındaydı sırrı..."
Nehir Aydın Balkan